Günümüzde markalar ses ve müzik mecralarında daha çok yer edinmeye başladı. Geçtiğimiz her gün “eskinin” aleyhine işliyor ve yeni fırsatlar için uçsuz bucaksız bir ortam hazırlıyor. Bundan birkaç ay önce popüler olan ve markaların pazarlama planlarını üzerine kurduğu trendler, geçen kısa süreyle birlikte etkisini yitirebiliyor. Bu genel ve hemen hemen birçok parametre için geçerli olan durum şirketlerin müşteriye ulaşma yöntemlerini de kapsıyor. Son dönemde ise markaların kendilerine ses mecralarında yer bulmaya çalışmasının altında yatan sebeplerden biri de bu. İnsanlığın azalan ilgi odağı ve sabrı sebebiyle tek bir şey üzerine odaklanmak artık çok daha güç. Sürekli olarak sosyal medya ve çevremiz tarafından uyarılara maruz kalıyoruz ve bu durum kaçınılmaz bir biçimde markaları değişikliğe gitmeye itiyor. Gidilen bu değişiklik alışılagelmişin dışındaki yaratıcılığı tetikleyebildiği gibi, uzun süredir ajanslar ve iletişim ekipleri tarafından kullanılan bir nevi kendini kanıtlamış yöntemlerin güncellenmesi ve günümüze uyarlanmasıyla kampanyalarda etkisini gösteriyor. Sözü edilen ses/müzik mecraları günümüzde tam olarak yukarıda sıralanan sebeplerden ötürü aynı kaderi paylaşıyor ancak tahterevallinin yukarıda kalan kısmında yer alarak.
'Dinleme' eylemini gerçekleştirmek için sarfedilen çaba herhangi başka bir eylemle kıyaslandığında görece daha azdır. Kıymetli ve geri gelmeyen zamanımızı en verimli şekilde kullanmaya çalışmanın yollarını arıyoruz, birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak ve karşılığında alınan randımanı düşürmemek için ise bu konuda iyi olmamız gerekiyor. En basit örnekler şu şekilde ifade edilebilir; kitap okurken müzik dinlemek, televizyon izlerken temizlik yapmak, veya yürüyüş yaparken podcast dinlemek. Bütün bu eylemler ve daha birçoğu hem kendi içinde hem de diğer eylemlerle etkileşim haline sokulabilir. Gittikçe karmaşıklaşan bu eylemler silsilesi içinde ise kendimizi zora sokabiliriz. Ancak gösterilen örneklerde de olduğu gibi dinlemek bu karmaşıklığın görece daha az olmasını sağlıyor. Çünkü aktif olarak anlamaya çalışmaktan başka bir katkıda bulunmamız gerekmiyor. Özellikle de bu eylem bazen anlamamız için çaba sarfetmemize bile gerek olmayan müzik olunca; bize keyif veren, modumuzu yükselten ve gülümseten…Bütün bu derin ama bir o kadar da yüzeysel açıklama aslında ses/müzik mecralarının pazarlama alanındaki parlamasının cilasını yapmış oluyor.
Sosyal medya üzerinden dijital bir pazarlama kampanyası yürütülecekse bu şans genellikle Instagram veya Facebook’tan yana kullanılıyor. Ancak burada gözden kaçırılan bir maden var; Spotify. Kullanılan dil, verilmek istenen mesaj ve bu mesajı iletmek için gerekli olan araç ve/veya iletişim modelleri her bir farklı uygulama ve kullanıcılarına göre elbette ki farklılık gösterecektir. 345 milyonu aşkın kullanıcısı olan Spotify teknik olarak bir sosyal medya platformu değil ancak sosyal özelliklere sahip olan bir müzik platformu olarak kategorize edilebilir. Spotify üzerinden markaların seçimleri doğrultusunda kendi isimlerini en iyi ve doğru yansıtacak parçaları bir araya getirip bir çalma listesi oluşturmaları, ilk bakışta basit görünse de aslında bu yöntemin bir o kadar da etkili olduğunu ifade edebiliriz. Müzik sayesinde tahmin edilenden de büyük bir kitleye ulaşılması mümkün. Neden mi? Çünkü müzik evrensel bir dil ve herkes için geçerliliği olan evrensel dili kullanmak aslında epey akıllıca. Bu sayede, markalar zaten insanların kalbinde yer etmiş olan tınıların gücünü kendi isimlerine entegre etmeyi amaçlıyor. Ayrıca belirlenen hedef kitleye ulaşmak bu kanalın kullanımıyla da kolaylaşabilir, hedef kitlenin özelliklerine göre bir müzik türü seçmek atılması gereken ilk ve en önemli adım. Böylesi bir adım genel marka kimliğine hizmet edecek şekilde atılabilir veya markanın geliştirmiş olduğu spesifik bir ürün, hizmet için de sunulabilir. Çalma listesine eklenen müzikler üzerinden markayı kitlelere daha iyi ifade etmek için de bir şans doğmuş olacaktır, üstelik bu şansın nasıl yönlendirileceği yine markanın elindedir.
Spotify üzerinden pazarlama kapısı sadece marka adına bir liste oluşturmak yerine var olan ve çok sevilen listelere sponsor olunarak da kullanılabilir. En tatmin edici geri dönüşler için kullanılabilecek en revaçta olan ve milyonlar tarafından dinlenen listeler halihazırda uygulamada mevcut. 2021 itibariyle global pazarda en çok dinlenen çalma listeleri ise; Today’s Top Hits, Global top 50, RapCaviar, VivaLatino ve Baila Reggaeton. Sıranın başında gelen ilk 5 bu şekilde, diğer popüler listelere de şuradan ulaşabilirsiniz. Bu noktada birden fazla seçenek olduğu biliniyor, uygulamada bir çalma listesi oluşturmanın yanı sıra sponsorluk da markaların pazarlama ekiplerinin önündeki opsiyonlardan biri. 2016'dan bu yana birçok yabancı ülkenin kullandığı bu özelliğe erişim Ağustos 2020'den itibaren Türkiye içinde de sağlanabiliyor.
Dünya'dan örnekler:
Barilla:
Yakın sayılabilecek bir dönemde Barilla, Spotify’da "zamanlayıcı" çalma listelerini çıkardı. Marka, farklı makarna çeşitlerinin pişme sürelerine denk gelecek sayıda farklı şarkılar ekleyerek birçok çeşit için özel bir içerik oluşturdu. Bir italyan markası olan Barilla, dinleme listelerinin türleri için İtalya’da en popüler olan; pop, hip-hop, indie ve nostaljik müzik türlerini tercih etti.
Nike Women:
Nike’ın yarattığı Nike Women çalma listesinin stratejisi ise basit ve tahmin edileceği üzere aktif olma ve spor üzerine odaklı. Koşu, HIIT, yürüyüş ve daha birçok egzersiz esnasında dinlemeye uygun ve motive edici şarkılar barındıran listeler birçok kullanıcı için sporlarına eşlik eden bir araç oluyor.
Mc Donald's:
Brezilya’da farklı lokasyonlardaki Mc Donald’s restoranlarında denenmiş olan ve yürütülen bu kampanyanın başrolünde “Fries List” var. McDonald’s müşterileri siparişlerindeki patates kızartmalarını Spotify’ın belirlediği bir kodun hatlarına denk getirerek bir QR kodu gibi okutup bu özel listeye erişim sağlayabiliyordu. Sadece telefon kamerası kullanılarak almış oldukları patates kızartmaları onları bu listeye aktarıyordu. Amaç; restorandaki yemek deneyimini müzik deneyimiyle birleştirmek ve bu entegrasyon sayesinde müşterilerin güzel vakit geçirmesiyle birlikte daha mutlu ayrılmasını sağlamaktı.
H&M:
Bir hızlı moda giyim markası olan H&M ise çevrimiçi deneyimi reel deneyimle bütünleştirmeyi amaçlıyor. Marka, platformu kullanarak mağazalarında çalan müzikleri ulaşılabilir kılıyor ve H&M müşterileri mağazalarda dinleyip beğendiklerini In Store Music adlı çalma listesinden kolaylıkla dinleyebiliyor.
O Maestros:
Bir rum meyhane/restoran markası olan O Maestros, paket servislerde siparişlerin yanına ufak bir kart ekliyor. Bu kartın üzerine basılı olan QR kodu okutarak müşteriler hazırlanan Spotify listesine yönlendiriliyor. Bu sayede restorandaki deneyimin bir parçası olan şarkılar, evlerinde kendi hazırladıkları ortamda onlara eşlik ediyor. Çalma listesi sayesinde ev ortamını restoran deneyimine yakınlaştırmak amaçlanıyor.
Pazarlama adı altında atılan her adımın kıymetini, ulaştığı kitleler ve bu kitlelerin geri dönüş oranı belirler. Bir markanın hedef kitlesine kendini daha yakın konumlandırabilmesi için ise kampanya dahilinde kişiselleştirmeye gitmesi büyük önem taşır. Marka, isminin yaptığı çağrışımları belirleyebilir ve doğru pazarlama teknikleri kullanarak profilinin kitlelerin gözünde nasıl çizildiğini daha iyi anlayarak nokta atışı düzenlemeler yapabilir. Dinleme listeleri oluşturulurken ise markaların çağrıştırdıkları ve oluşturulan içeriğin bu çağrışımlara uyumlu olması pek önemli. Spotify'ın dijital ve içerik pazarlama alanlarındaki başarısı, çalma listeleri ve sponsorluk ile sınırlı kalmayabilir. Sürekli güncellenen ve bünyesine yeni özellikler ekleyen uygulama, sosyalleşmeye devam ettikçe hem markalar adına hem de kitleler adına daha da sevilen bir müzik platformu olmaya devam edecektir.